29 Mart 2009 Pazar

Tanrım beni bilmem gerekmeyen şeyleri öğrenmekten koru.Hatta bilmediğim şeyler olduğunu öğrenmekten de koru.Öğrenmeye karar verdiğim şeyler olduğunu öğrenmemeye karar verdiğimi bilmekten koru.


Tanrım,Tanrım beni yukarıda ki durumun sonuçlarından koru.
"Ben senin önünde yere kapanmadım" dedi."Çektiği acılara rağmen inancını kaybetmeyen bütün insanların önünde eğildim"
Raskolnikov'un gözlerinden sel gibi yaşlar boşandı.
"Tanrım sana şükürler olsun
Beni affet!
Düşünemedim
Lazar'ı dirilten,Raskolnikov'u niçin diriltemesin?Mesih'e o günü veren sensin!Mesih senin mucizendi..."
Birbirinden farklı bir çok hayat mertebeleri vardır.Balıklar,sadece deniz hayvanlarını tanır;denizin dışında bir hayat olacağını tasavvur edemezler.Denize dalan yani dış dünyadan gelen,bir balık adam gördükleri zaman şaşırır;"Bu hortlak da nereden çıktı"derler.İşte başka dünyadan gelenler için,biz de buna benzer sözlerle hayretimizi ifade ederiz.Diyeceksiniz ki "Horlak gördüğünü söyleyen kişiler hasta kimselerdir"
Bak,buna itiraz edemem. Neden? Çünkü hasta kimseler bu dünya bağını gevşetmiş insanlardır.
Böylece duyguları başka dünyanın varlıklarını algılayabilecek duruma gelmiştir.Sağlıklı insanlar bu dünya hayatına sarılmışlardır.Ancak öldükleri zaman ruh penceresinden bakabilirler.
Bazen bir toplulukta, iradeniz dışında, tamamen hislerinize ve içgüdülerinize uyarak birine yakınlık duyar;onunla dost olmak istersiniz.

21 Mart 2009 Cumartesi


“Ancak tükenmişsek artık, acı çekme yetimizin sonuna kadar acı çekmişsek ve yaşamın bütününü kor gibi yakan tek bir yara olarak duyumsuyorsak, eğer çaresizlik soluyorsak ve umutsuzluğun ölümlerini hissetmişsek işte o zaman okumalıyız Dostoyevski’yi. Ancak tükenmişlikten ötürü yapayalnız kalmışsak ve yaşama felce uğramışçasına bakıyorsak, o yaşamı artık vahşi, güzel acımasızlığıyla kavrayamıyorsak ve ondan artık hiçbir şey almak istemiyorsak, işte o zaman bu korkunç ve görkemli yazarın müziğine açığız demektir... Ancak o zaman onun korkutucu ve çoğu zaman da cehennemden farksız dünyasının olağanüstü anlamını yaşayabiliriz...” (Hermann Hesse)

20 Mart 2009 Cuma

Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin havlular konusunda söyleyecek bir çift sözü bulunmaktadır.

Bir havlu,der,yıldızlararası seyahat eden bir otostopçunun neredeyse sahip olabileceği en işe yarar şeydir.Bir kere pratikte büyük bir değeri vardır-Jaglan Beta'nın soğuk aylarında yol alırken ısınmak için ona sarılabilirsiniz;Santraginus V'in ışıl ışıl mermer kumsallarında baş döndürücü deniz buharını içinize çekerken üzerine yatabilirsiniz;çöl dünyası Kakrafoon'un kıpkırmızı ışıldayan yıldızlarının altında onu üzerinize örtüp uyuyabilirsiniz;ağır ağır akan Moth ırmağı üzerinde seyrederken mini salınıza yelken yapabilirsiniz;yumruk yumruğa dövüşlerde kullanmak üzere ıslatabilirsiniz;zehirli gazlardan korunmak ya da Traal'ın Kurt gibi acıkmış Çırtlak Canavarı'nın bakışlarından(aşırı aptal bir hayvandır,onu göremiyorsanız sizi görmediğini sanır ve sizi görmez-ot kadar aptal,ama çok çok açtır)kaçmak için başınıza sarabilirsiniz;acil durumlarda havlunuzu imdat işareti olarak sallayabilirsiniz ve tabii ki,hala yeterince temiz görünüyorsa onunla kurulanabilirsiniz.

Daha önemlisi bir havlu büyük psikolojik değere sahiptir. Herhangi bir sebeple ,şuursuz bir gezgin(şuursuz gezgin:otostopçu olmayan)bir otostopçunun yanında havlusunun olduğunu fark ederse,otomatik olarak bir diş fırçası,yüz koruyucu maske,sabun,bir kutu bisküvi,termos,pusula,harita,bir yumak ip,sivrisinek ilacı,yağmurluk,uzay giysisi vs. vs. olduğunuda varsayacaktır.Üstelik bunun da ötesinde o şuursuz gezgin bunlardan herhangi birini veya otostopçunun kazara "kaybetmiş" olabileceği bir düzine başka eşyayı ona seve seve ödünç verecektir.Çünkü o şuursuz gezgin,otostopla galaksiyi kat eden,yalnızca temel ihtiyaçlarını gidererek zorlu şartlarda yaşayan,korkunç tehlikelerle savaşıp galip gelen ve hala havlusunun yerini bilen birinin hiç şüphesiz baş etmesi güç biri olduğunu düşünecektir.